NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
أَنَّ
يَزِيدَ بْنَ زُرَيْعٍ
وَيَحْيَى
بْنَ سَعِيدٍ
حَدَّثَاهُمْ
قَالَا
حَدَّثَنَا
عَوْفٌ قَالَ
حَدَّثَنَا
قَسَامَةُ
بْنُ
زُهَيْرٍ
قَالَ حَدَّثَنَا
أَبُو مُوسَى
الْأَشْعَرِيُّ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ اللَّهَ
خَلَقَ آدَمَ
مِنْ
قَبْضَةٍ
قَبَضَهَا
مِنْ جَمِيعِ
الْأَرْضِ
فَجَاءَ
بَنُو آدَمَ
عَلَى قَدْرِ
الْأَرْضِ
جَاءَ مِنْهُمْ
الْأَحْمَرُ
وَالْأَبْيَضُ
وَالْأَسْوَدُ
وَبَيْنَ ذَلِكَ
وَالسَّهْلُ
وَالْحَزْنُ
وَالْخَبِيثُ
وَالطَّيِّبُ
زَادَ فِي
حَدِيثِ
يَحْيَى
وَبَيْنَ
ذَلِكَ
وَالْإِخْبَارُ
فِي حَدِيثِ
يَزِيدَ
Ebu Musa el-Eş'arî(nin) haber
verdi (ğine göre), Rasûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur:
"Allah, Adem'i
yeryüzünün her tarafından avuçladığı bir avuç topraktan yarattı. Bu sebeple
Ademoğulları (dünyaya, renk ve tabiat cihetiyle) yeryüzü (nün renkleri ve karakterleri)
kadar (değişik şekillerde vücuda) geldiler. Onlardan kimisi kızıl, kimisi
beyaz, kimisi siyah, kimisi de bunların karışımı, kimisi yumuşak, kimisi sert,
kimisi kötü kimisi de iyi (huylu olarak dünyaya) geldi."
(Ebu Davud der ki):
Yahya (b. Said)in rivayetinde "(Kimisi de) yumuşak ile sert ve kötü ile
iyi arası" ilavesi (vardır). Yezidin rivayetinde de bu hadis
"ihbar" lafzıyla nakledilmiştir.
İzah:
Tirmîzi. tefsir; Ahmed
b. Hanbel. IV 400, 406.
Yüce Allah, Adem
(a.s.)'ı yeryüzünün her tarafından alınmış olan ve dolayısıyla yeryüzünün bütün
karakterlerini taşıyan bir avuçluk topraktan yaratmıştır.
Bu toprağı yeryüzünün
her tarafından seçip alan. bu hususta emir almış olan bir melektir. Fakat,
melek bu işi Allah'ın emri ile aldığı için alma işi Allah'a nisbet edilmiştir.
Hadis-i şerifte
özellikle kırmızı, siyah ve beyaz renklerden açıkça bahsedilirken diğer
renklerden kapalı olarak bahsedilmesi, insanlarda ve toprakta bulunan renkler
içerisinde bu üç rengin asıl renk, diğer renklerin de bu renklerin karışımından ibaret olmasındandır.
İşte metinde geçen
"bunların karışımı" sözüyle kasdedilen de bu karışımdır.
Tîbî'nin açıklamasına
göre, bu renkler insanların ve toprağın dış görünüşleriyle ilgili olduğu gibi
metinde geçen diğer dört özellikle de yine insanların iç karakterleriyle
ilgilidir. Şöyle ki "sehl" kelimesi insanın yumuşak huylu, toprağın
da engebesiz düz arazi halinde olması anlamına gelmektedir.
"Hazen"
kelimesi insan için sert mizaçlı, toprak için de engebeli ve sarp anlamında
kullanılmıştır.Tayyib kelimesi de imanlı insan ve faydalı, verimli toprak
manasına gelirken, Habis kelimesi, kâfir insan ve verimsiz, zararlı toprak
manasına gelmektedir.[Bk. eI-Mübarekfûri, Tuhfetü'l-Ahvezî. VIII, 290-291.]
Bütün bu açıklamalardan
da anlaşılacağı gibi, Allah daha kâinat yaratılmadan önce, herşeyin bütün
inceliklerini bütün ayrıntılarıyla bilmiş ve kendi katında olacak olan şeyleri
olacağı şekilde tesbit etmiştir. Bilindiği gibi Allah'ın herşeyi daha dünyaya
gelmeden önce bilip bu şekilde tesbit etmesine kader diyoruz. Binaenaleyh bu
hadis-i şerif herşeyin bir kader planına uygun olarak yaratıldığını söyleyen
ehl-i sünnet ulemasının lehine, aksini iddia eden Mutezililerin de aleyhine
bir delildir.
Ancak şurasını
unutmamalıdır ki insanlar, Allah'ın bu tespitinden dolayı mecburen iyi ya da
kötü olmuş değillerdir. Bilakis Allah insanların hür iradelerini kullanarak,
iyi veya kötü olacaklarını bildiği için onların durumunu, onlar yaratılmadan
önce, kendi katında iyi veya kötü olarak tesbil ve tayin etmiştir ve Allah'ın
iyiliğe rızası vardır, kötülüğe rızası yoktur. İyiliğin kadir kıymeti, ancak
kötülüğün bulunmasıyla anlaşabileceği için iyiliğin yanında kötülüğü de
yaratmıştır.